Giresun Üniversitesi Öğrencileri Paylaşım Alanı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giresun Üniversitesi Öğrencileri Paylaşım Alanı

Daha iyi bir Giresun Üniversitesi için...
 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  Kayıt OlKayıt Ol  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yapGiriş yap  

 

 Kitaplı Medeniyetin Okumayan Kuşakları...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Kitaplı Medeniyetin Okumayan Kuşakları... Empty
MesajKonu: Kitaplı Medeniyetin Okumayan Kuşakları...   Kitaplı Medeniyetin Okumayan Kuşakları... EmptySalı Tem. 24, 2007 12:40 pm

Kitaplı medeniyetin
mensupları, yeterli derecede kitap okuyor mu acaba? Maalesef dünyada en
az okuyan millet ve ülkelerin başında yer alıyoruz. Batı dünyasında
kitap, bir insanın hayatında ihtiyaç olarak yirminci sırada bulunuyor.
Ülkemizde bir vatandaşın kitap ihtiyacı ise 172. sıradadır.

Bir
yılda ortalama 6,300 kitabın basıldığı ülkemizde evlerimiz,
okullarımız, camilerimiz, hapishanelerimiz, hastanelerimiz,
kahvehaneleriniz ve pastanelerimiz kütüphanesizdir. Mevcut olan
kitaplar da pek okunmuyor.

Kitaplı bir dinin, kitaplı bir medeniyetin bugünkü kuşakları, ne yazık ki, “kitapsız” yetişiyor ve büyüyorlar.

Okumak
ve yazmak, bilmek ve amel etmek arasındaki bütün köprüler atılmışsa
bunun suçlusu elbette kitaplar olamaz. Kitap, bilginin tek taşıyıcısı
değilse de en eski ve kalıcı taşıyıcı olma vasfını üzerinde
taşımaktadır. Kültürün taşıyıcısı olan kitap okumaya neden bu kadar
uzak düştük? Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in ilk emri “Oku!” olmasiına
rağmen okumamakta neden ısrar ediyoruz? Niçin kitaplı medeniyetin
okumayan kuşakları olduk?

Bize göre en önemli sebep,
kültürümüzün dejenere olarak, kültürsüzlüğün “kültür” haline
gelmesidir. Her şeyin maddi değerlerle ölçüldüğü çağımızda ilme,
sanata, kültüre, irfana pek önem verilmiyor, insanlarımızın çoğu,
midelerine, giyimlerine, evlerinin dekoruna, saç bakımına, yattıkları
yatağa, oturdukları koltuklara, pencerelere, perdelerine ve odalarını
işgal eden vitrinlerine gösterdikleri ihtimamı kafa ve ruhlarına
göstermiyor. Bu nedenle kafa ve gönülleri aç olan insanlar,
açlıklarının kaynağını keşfetmekten bile aciz olarak yaşıyor. Bir fikir
adamının değişiyle “midesi değil, kafa ve ruhu aç olan insanlara
acımak” gerekiyor. Peki bunların sorumlusu yalnızca okumayan insanlar
mıdır? Eğitim anlayışımıza ve sosyal hayatımıza hakim olan kozmopolit
ve popüler kültürün çok büyük tahribatlarım her alanda müşahede
ediyoruz. Öz kültüründen uzaklaştırmaya çalışılan halkımiz gitgide,
kitaplarla da arasını açmış bulunmaktadır. “Bizdeki okumaya karşı
ilgisizlik, belki de karışık kültürlerden sunulan çorbanın içerisinde
daha büyük bir cehlin kurbanı olmamak, kendisine büsbütün
yabancılaşmamak için halkın bir nev’i şuur altı tepkisidir.”

Türkiye’deki
aydınların çoğunun Batı’ya endeksli oluşları, halkla bir türlü
bütünleşememeleri, bir “yabancılaşma” problemini doğurmuştur. Batıcı
aydınlarla bütün bağlarını kopartan milletimiz, onların yazdıklarına da
pek itibar etmemiştir. Okuma ve düşünmeye duyarlı, kültür, ilim ve
sanata ilgi duyan bir gençlik yetiştiremiyoruz. Öğrenciler, hakikatin
ve kültürün tek kaynağının ders kitapları olduğu zannıyla, ders dışı
kitapları okumaya ve araştırmaya ilgi duymuyorlar, duyamıyorlar.
Ezberci, popüler kültür hayranı, kişiliksiz ve kimliksiz bir nesil
yetiştiriyoruz. Ayrıca eğitimimiz, henüz neleri niçin okumamız,
okuduklarımızı nasıl değerlendirmemiz hususunda bir metot geliştirmiş
değildir. Okumaya hevesli çocukların abur cubur okumaktan çabuk
solukları kesilmekte, giderek ilgileri de azalmaktadır.

Hayat
tarzımız değiştiği için çoğunlukla televizyon ekranlarına ve internet
sitelerine sıkışmış fertler haline geldik. Günümüz medyasının daha çok
görsel oluşu, mevcut televizyon ve radyo yayınlarının içeriğinin
seyircileri düşünme ve araştırmadan uzak tutması, okumaya karşı ilgiyi
bir hayli azaltmaktadır. Hayatı “para, yemek, eğlence, kumar ve
cinsellik” olarak insanlara sunan televizyonlar, ilim, kültür ve
sanatın en önemli kaynağı ve taşıyıcısı kitaplardan yeni nesilleri
uzaklaştırmaktadır. Sömürüye dayalı egemen güçler; okumayan,
düşünmeyen, sorgulamayan bir nesil yetiştirme gayretindedir. Şair ve
yazar Yavuz Bülent Bakiler’in ifade ettiği gibi “Memleketin aydın
zümresi okumuyor. Memleketin gençliği okumuyor. Aydını, politikacısı
okumayan, adli teşkilat mensubu okumayan bir ülkede birtakım felaketler
elbette fılizlenecektir.”

Okumama hastalığından ve sonunda
başımıza gelecek dertlerden kurtulmamız için, hakiki ilim, kültür,
sanat ve bilgiye götüren kapıları açarak, kitapları tekrar hayatımıza
çağırmamız gerekiyor. Çölde suya hasret kalan insan gibi kafa ve
gönüllerimiz de kitaba hasret duymalıdır. Bunu yapabilmek hiç de kolay
bir iş değildir. Önce yukarıdan aşağıya doğru hayata ve dünyaya bakış
açımızı değiştirmemiz; hayat kaynağımız olan öz kültür ve
medeniyetimize dönmemiz gerekiyor. Yunus Emre’nin veciz bir şekilde
terennüm ettiği, “İlim, ilim bilmektir / İlim, kendin bilmektir. / Sen
kendin bilmezsen. / Ya nice okumaktır” hakikatinin şuuruna ermeden
hiçbir meselemizi halledemeyeceğimizi bilmeliyiz.

Ülkemizde
kitap okuma alışkanlığı kazandırmak; okumaya engel teşkil eden
faktörleri iyice tahlil etmek ve devlet-millet bazında uzun vadeli
program, ciddi tedbir ve teşvikleri hayata geçirebilmekle mümkündür.
Eğitimin yeniden yapılandırılması, ezbercilikten uzaklaşılması, fikir
özgürlüğünün sağlanması gerekmektedir.

Fert düzeyinde neler
yapılabilir? Bizler için kitap okumamanın mazereti ne vakit, ne nakit
meselesi olmalıdır. Evet, gerçekten bugünkü şartlar kitap, dergi ve
gazete alım gücünü son derece azaltmıştır. Ama nice lüzumsuz şeylere en
değerli zamanlarımızı ve mallarımızı harcıyorsak okumak gibi hayatımıza
renk, zevk, anlam ve değer katacak bir fiilden neden uzak duralım?
Okuma bir gönül ve sevgi işidir. Yemek yemek, uyumak, gezmek, eğlenmek
için zamanımızın darlığı, paramızın azlığı bir engel değilse, kafamızın
ve gönlümüzün gıdası olan okuma için de engel değildir. Okumayan
insanın “kör, sağır ve dilsiz” olabileceği hakikatini idrak
edebilirsek, işte o zaman okumayı kendimize en önemli vazife
sayabiliriz.

Ne mutlu yaratan Rabbinin adıyla okuyan, hakikat medeniyetinin kutlu ilim ve irfan yolcularına!..


Ahmet Sezgin
Milli Gazete-20.06.2007 tarihli yazısından alıntıdır...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kitaplı Medeniyetin Okumayan Kuşakları...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Giresun Üniversitesi Öğrencileri Paylaşım Alanı :: Eğlence :: Serbest Kürsü-
Buraya geçin: