ELVEDA
Artık yüzünde görmeyi arzuladığım ifadeler vardı,
O içten, samimi gülüşünün yerini alması gerekenler
Gerçi ne alabilirdi o gülüşünün yerini
Bende bilmiyorum..
Aslında merakta ettim şimdi,
Merak etmişmişim!
Offf! Nasıl da kendimi kandırıyorum,
Aslında neyi istediğimi bilmiyorum.
Zaten acıtan da bu ya.
Ben sadece o nazenin gözyaşlarını görmek istiyorum,
İstiyorum, hem de çok…
Ve şimdi sıra söylenmesi gereken kelimelerde
Bu, ya bir yeniden merhaba
Her şeye, yaşayacağımız her şeye yepyeni bir merhaba
Yada yolculuğa mahkum edilen bir söz var yol ayrımında..
Yoksa defalara sığınan umutlarımızı
Aşılmış sanılan engellere mi adadık
O zaman bu değildi aradığımız
Peki neydi bulunması bu kadar zor olan
Yoksa bulmuştuk ta işimize mi gelmiyordu
Korkuyor muyduk duymaktan duyurmaktan
Yada başka bir şey.
Aslında bulan söylemeliydi bunu
Çünkü çoktan söylenmeliydi bu
Bilmiyor muyduk söylenmesi gerektiğini.
Madem bu kadar gerekliydi söylenmesi
Neden lugatımızda yer yoktu ona.
Neden bir kere olsun kullanmamıştık
Hiç mi gerek duymadık, hiç mi
Bu kadar mı değersizdi
Yada biz öyle tavsirlemiştik
Artık tasvir falan kalmamıştı
Söylenmesi gereken her şey söyleniyordu bir bir
Fakat o hâlâ haykırılmamakta ısrarlaydı
O aslında sadece bir “an”lıktı
O sadece bir çırpıdaydı
Onun adı elvedaydı
Elveda…