AZİZ NESİN

AZİZ NESİN
1915 (20 Aralik) Istanbul, Heybeliada'da dogdu.
1925 Istanbul'da Süleymaniye'de 'Kanuni Sultan Süleyman Iptidai Mektebi'nin 3.sinifina girdi.
1935 Kuleli Askeri Lisesi'ni bitirip Harp Okuluna geçti.
1937 Ankara'da Harp Okulunu bitirip astegmen oldu.
1941 2.Dünya Savasi yillarinda 2 yil Trakya'da çadirli ordugahta görev yapti.
1942 Erzurum Mustahkem Mevkii Istihkam Tb.Bölük Komutanligina atandi. Bir bomba kazasinda yaralandi. Erzincan'da depremde yikilmis olan ordu cephaneliginin bosaltilmasiyla görevlendirildi.
1944 Ankara'da Harp Okulu'nda açilan ilk tank kursuna katildi.
1944 Zonguldak'ta uçaksavar top mevzileri yaptirmakla görevlendirildi.
1945 Askerlikten ayrildiktan sonra Karagöz Gazetesinde ve Yedigün Dergisinde redaktörlük ve yazarlik yapti, profesyonel olarak yazarliga basladi.
1945 Tan Gazetesi'nde köse yazarligina basladi. (4 Aralik'ta tek parti iktidari üniversite gençlerine Tan Gazetesi'ni yaktirdi.)
1945 Yayinlanmis ilk bagimsiz yapiti 'Parti Kurmak Parti Vurmak' adli 16 sayfalik brosürü çikti.
1946 Sabahattin Ali ile birlikte Markopasa ve süregi olan gülmece gazetelerini çikardi.
1947 Bursa'ya sürgün edilerek güvenlikte gözaltinda tutuldu.
1948 Ikinci kitabi olan 'Azizname' adli taslama kitabini çikardi. Bu kitap için Istanbul 2.Agir Ceza Mahkemesinde dava açildi. 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda aklandi.
1949 Ingiltere Prensesi Elizabeth, Iran Sahi Riza Pehlevi, Misir Krali Faruk her üçü birden Ankara'daki elçilikleri araciligiyla Türkiye Disisleri Bakanligi'na resmen basvurarak, bir yazisinda kendilerini asagiladigi saviyla aleyhine dava açtilar. 6 ay hapse mahkum edildi ve ceza infaz edildi.
1952 Istanbul'da yeni kurulmaya baslanan Levent'te bir dükkan kiralayarak Olus Kitabevi'ni açti. Sabahlari Levent'teki evlere gazete dagitiyordu.
1953 Iki küçük çocuguyla birlikte Levent'teki kitabevinden geçimini saglayamayinca Beyoglu'nda Bursa Sokagi'ndaki yeni yapilmis hanin bir odasinda 'Paradi Fotograf Stüdyosu'nu bir ortagi ile birlikte kurdu.
1955 6-7 Eylül faciasi olarak tarihimize gelen Istanbul'daki azinliklarin ev ve dükkanlarinin korkunç yikimina suçlu aranmaya baslanmisti. Aziz Nesin'de suçlu olarak Sikiyönetimce tutuklandi.
1955 Halil Lütfü Dördüncü'nün 'Yeni Gazetesi'nde köse yazarligina basladi.
1956 Italya'da (Bordighera'da) yapilan uluslararasi (yirmi iki ulus) gülmece yarismasinda birincilik ödülü olan Altin Palmiye'yi 'Kazan Töreni' adli öyküsüyle kazandi.
1957 Yine Italya'daki ayni uluslararasi yarismada 'Fil Hamdi' adli Öyküsüyle ikinci kez birincilik ödülü olan Altin Palmiye'yi kazandi.
1960 Italya'da kazandigi ilk Altin Palmiye'yi devlet hazinesine bagisladi.
1961 Tanin Gazetesi'nde köse yazarligina basladi.
1961 Zübük adli haftalik bir gülmece gazetesi çikarmaya basladi.
1962 Sahibi bulundugu Düsün Yayinevi anlasilamayan bir nedenle bir gece yandi. Üst fiyatlari 3 milyon lira olan (bugünkü para degeriyle en az yarim milyar lira) depodaki kitaplari yandi.
1965 Elli yasindayken ilk kez pasaport alabildi, ve yurtdisina çikti. Çagrili oldugu Berlin ve Weimar'daki Antifasist Yazarlar Toplantisi'na katildi. Alti ay süren bu ilk yurtdisi gezisinde, Polonya, Sovyetler Birligi, Romanya ve Bulgaristan'a gitti.
1969 Moskova'da yapilan uluslararasi gülmece yarismasinda 'Insanlar Uyaniyor' adli öyküsüyle Krokodil birincilik ödülü kazandi.
1972 Kimsesiz çocuklari yetistirmek için Nesin Vakfi'ni kurdu.
1977 Türkiye Yazarlar Sendikasi Baskani seçildi.
1978 'Yasar Ne Yasar Ne Yasamaz' adli romaniyla Madarali roman ödülünü kazandi.
1982 Vietnam'daki Asya-Afrika Yazarlar Birligi toplantisindan dönüste Moskova'da kalp hastaligindan hastaneye kaldirildi. 'Kalp Hastaliklari Arastirma Merkezi'nde bir ay kalarak tedavi gördü.
1983 ABD'de Indiana Üniversitesi'nin düzenledigi uluslararasi toplantiya çagrildi. Pasaportu geri alindigi için bu toplantiya katilamadi.
1985 Ingitere'de PEN Kulüp onur üyeligine seçildi.
1991 - 1995 Yogun etkinliklerle geçen yillar. 1995 5 Temmuz Çesme'deki imza günü sonrasi, saat 01.05'te hayata veda etti

büyük üstada saygıyla....

Rahmetle anıyoruz...

TanerCicek demiş ki:

Rahmetle anıyoruz...

Rahmetle Anmayalım yav adam ben ateistim dedi benim cenaze namazımı kılmayın dedi zorla adamı müslüman yapcaz

Toprağı Bol Olsun...

bizim için önemli olan yaptıklarıdir..inancı kendisine kalmış...kafirun suresinde bir ayet vardır...benim dinim benim seninkide senin..bilmem anlatabildim mi?

kalleş rahibe demiş ki:

bizim için önemli olan yaptıklarıdir..inancı kendisine kalmış...kafirun suresinde bir ayet vardır...benim dinim benim seninkide senin..bilmem anlatabildim mi?

Ayetle ne alaka şimdi ben ayetten farklı bişey mi söyledim? Sadece müslüman olmayana "Allah rahmet eylesin" denmez onu belirttim. Çarpıtmayalım Lütfen!

ben müslümanın o yüzden allah rahmet eylesin dedim...kim bilir belkide allah rahmet eyler müslüman olsun olmasın..allaha kalımış biz bilemeyiz...

Allah'a kalmış amenna ama müslüman olmayan adam cennete gidecekse biz ne diye müslüman olduk ?

cennete gitmek için mi müzlüman olduk yada müslüman olduğumuz için mi cennete gideceğiz...ben müslümanım cennete gideceğim yanlış bir düşünce..bilmiyorum allaha kalmış..sonumuz hayır olsun..herkes hakettiğini alsın..

bakın burda farklı yerlere çekmeye çalışıyorsunuz sanki açık yakalamaya çalışmak gibi! Müslümanım diyen cennete girecek demedim kim girer kim girmez Allah bilir ama bunun delilleri belirtileri var... Müslümanken bile cennete girmen garanti değilken ben müslüman değilim benim cenaze namazımı kılmayın diyen adamı cennete sokmaya çalışmak abestir...

ben cennete sokmaya çalışmadım ki...sadece bu dünyada yaptıklarından dolayı ona hayranım..ve bunun için allah rahmet eylsein dedim..hakkında hayırlısı olsun sevdiğim bir insan çünkü...banane dininden..ben kendi inancıma göre duygularımı dile getirdim...aynı şeyi bir hristiyan arkadaşım için de söylerim..

Allah
Teâlâ Kur’an’da iki yerde gayrı müslimler için rahmet dilemenin hoş
olmadığına işaret etmektedir. Birincisi Hz. İbrahim’in babasının
affedilmesi hususunda Allah’a yalvarmasına işaret eder. “İbrahim'in
babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var
ki, onun Allah'ın düşmanı
olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim çok
yumuşak huylu ve pek sabırlı idi” (Tevbe, 9/114). Bu ayet Hz. İbrahim
babasının affedilmesi için Allah’a dua ettiğini, fakat onun kafirlerden
olduğunu anlayınca bundan vazgeçerek tevbe ettiğini gösterir. Bilindiği
gibi Hz. İbrahim’in babası inananlardan değildi, hatta oğluna muhalefet
edip mücadeleye girişen birisiydi.

Diğeri
ise Ebu Talib’in ölümünden sonra Hz. Muhammed’in, affedilmesi hususunda
Allah’a yalvarmasıyla ilgilidir: “(Kâfir olarak ölüp) cehennem ehli
oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar,
(Allah'a)
ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara”
(Tevbe, 9/113). Bu ayette Allah, Hz. Muhammed’in, kendisini bakıp,
büyüten, Mekke’li müşriklere karşı mücadelesinde kendisini muhafaza
eden, fakat peygamberliğini kabul etmeyen amcası Ebu Talib’in ölümünden
sonra onun bağışlanması için yalvarması, Allah’tan onun için rahmet ve
merhamet dilemesiyle ilgilidir. Bu yüzden Allah, peygamberini
azarlamış, böyle bir tutumun hoş olmadığını ikaz etmiştir.

Buna
göre ölen bir gayrı müslimin arkasından onun için Allah’tan rahmet ve
merhamet istemenin doğru olmayacağı söylenebilir. Bunun sebebi, o
kimsenin İslam’ı din olarak seçen bir kimse olmaması, dolayısıyla da
İslam’ın iman ve itikat esaslarına karşı olması, allah’ın birliğini,
Hz. Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğunu kabul etmemesidir. Bu
ilkeleri kabul etmeyen bir kimse, dinimize göre Allah’ın merhametine
müstehak değildir. Dolayısıyla onun için Allah’tan rahmet dilemenin
faydası yoktur. Ancak ölen gayrı müslim için, insan olması sebebiyle
iyi duygular beslenmesinin bir sakıncası yoktur.

Burada
yeri gelmişken, geçen haftaki yazımda Hrant Dink’le ilgili olarak
“Tanrı’dan rahmet diliyorum” ifadesini kullanmış olduğumu farkettim. Bu
tamamen, sehiv ürünü olmuştur. Burada bu hatayı düzelterek,
atalarımızın dediği gibi ben de: “Toprağı bol olsun” diyorum.


Bu yazı,
YRD. DOÇ. DR. ALİ DUMAN'ın



"GAYRI MÜSLİMLERE RAHMET OKUMAK"


adlı makalesinden alıntılanmıştır...


Benim Görevim Bildirmek Gerisi Size Kalmış Sayın Rahibe...

eyvallah sağolsın..

burda inançlı ya da inançsız tartışması yapmayalım. Kalleş Rahibe demiş ki Allah rahmet eylesin, sen de hemen o müslüman değil sadece müslüman olanlar cennete gidebilir, yok o müslüman değil. Bunu senin yazısını alıntı yaptığın Prof. değil Yaratıcı Büyük Güç Yüce Allah'ımız bilir. Yok Hrant Dink için Allah Rahmet eylesin demiş de sonra düzeltmiş de.... Geçin bunları insanlar arasında ayrım olmasın diyorsun, Ulusal Kimliğimizi Yükselten yazılar yazanları kanaldan atıyosun sonra kendin ayrım yapıyosun kardeşim. Senin gibi düşünen insanlar yüzünden 1993'ün Temmuzunda Sözde Müslüman olmayan 37 İnsanlığa Hizmet etmiş Aydın, sözde Müslüman olanlar tarafından diri diri yakıldı. Aziz Nesin'de son anda kurtuldu diri diri yanmaktan. Bu şekilde yazarak bu zihniyetten farkınız kalmaz. Her ne hikmetse Aziz Nesin kurtuldugunda o gözlerinden ölüm akan pislik kitleye "bu onların başı vurun kafire" diyen bir milli görüşcü de vardı. Yeri gelmişken söleyeyim herhangi bir görüşün propogandasını yapmayın. Ve inadına diyorum ki, ALLAH RAHMET EYLESİN TÜM İNSANLIK İÇİN HİZMET VERMİŞ İNSANLARI...