| | Faruk Nafiz Çamlıbel | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:19 pm | |
| HAYATI:
18 Mayıs 1898 yılında İstanbul'da doğdu. 8 Kasım 1973'te Akdeniz'de seyreden Samsun gemisinde yaşamını yitirdi. Türk şiirinde "hecenin 5 şairi" diye bilinen şairlerden biridir. Bir süre Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördü. Kayseri, İstanbul ve Ankara'da uzun yıllar öğretmenlik yaptı. İstanbul'dan milletvekili seçildi (1946-1950). 27 Mayıs 1960'tan sonra bir süre Yassıada'da tutuklu kaldı.
ESERLERİ:
Şarkın Sultanları (1918) Gönülden Gönüle (1919) Dinle Neyden (1919) Çoban Çeşmesi (1926) Suda Halkalar (1928) Bir Ömür Böyle Geçti (1933) Elimle Seçtiklerim (1934) Akarsu (1937) Tatlı Sert (Mizah Şiirleri, 1938) Akıncı Türküleri (1938) Heyecan ve Sükûn (1959) Zindan Duvarları (1962) Han Duvarları (1969) | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:19 pm | |
| ALİ
Namluya dayanır yola dalarsın Duruşun bakışın yaman be Ali Boşuna tetiği ne kurcalarsın Var daha ateşe zaman be Ali..
Yıllanmış bir çınar pusuluk yerin Neredeyse gelecek beklediklerin Var iki atımlık canı kederin Desene işleri duman be Ali
O'nu sen büyütte söğüt boyunca Kendini ellere versin o gonca Sözüne kanmadın bunu duyunca Gönlündü gözünü yuman be Ali..
Geldiler beklenen çiftler ormana Duruyor iki genç ne hoş yanyana Bir kurşun kadına bir de çobana Çınlasın yıllarca orman be Ali..
Görünce uzanmış yar kucağına Boynunu dolamış zülfü bağına Kurşunu kahpeye atacağına Kendine çevirdin aman be Ali.. | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:19 pm | |
| ALLAH'A ISMARLADIK
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın, Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git...
Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı Andırıyor ışıksız evinde pencereler. Biraz yeşermek için beklesin artık kışı Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler...
Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz...
Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim..
Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü Daha candan görürüm senden uzaklaşınca Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca.
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git. Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:20 pm | |
| ARDINDA
Yaktı yanardağ gibi can yurdunu son bakış Ve gönlüm koşmaz oldu maceralar ardında. Önünde dün beyazlar giyinirken karakış Bugün sensiz kalan yaz kara bağlar ardında.
Siyah kanatlarını batıya açtı kuşlar Benden sana haberdir bu çığlıklı uçuşlar. Dereler ardın sıra akmağa koyulmuşlar Arıyor batan güneş seni dağlar ardında.
Gezdirir rüzgar gibi üstünde yamaçların Boynuma çifte zincir çift örgülü şaçların. Ateşimden yanarken dalları ağaçların Gözlerimin sel gibi yaşı çağlar ardında... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:21 pm | |
| BAG BOZUMU
Kuytu ormanları, tenha bağları Geziyor mevsimin yorgun rüzgarı. İnce dallar kırık, yapraklar sarı, Geçmiş bu yoldan da, belli sonbahar.
Duyulur bir ayak sesi gizlice Hali bahçelerden rüzgar esince: Geçen bir yolcu mu, yoksa her gece Yollarda beklenen bir kadın mı var... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:21 pm | |
| BESIKTAN MEZARA KADAR
Seni istakbal için önce gelmek cihana, Ve başkasınan almak sonra geliş müjdeni. Bir nefes dinlemeden yıllarca koşmak sana Aramak her tarafta, Bulmamak asla seni.
Suda,rüzgarda,kuşta senin sedanı duyup Seni beyaz çiçekli dallar içinde sanmak. Vuslatın rüyasını görmek üzre uyuyup Hasretin azabına ermek için uyanmak..
Başka bir şekle koymak her gün güzel yüzünü, Boyamak gözlerini bir siyah,bir maviye. Tek seni hayal için süzerek batan günü, Gece mahtaba dalmak,sen de dalmışsın diye.
Seni anlatmak üzre yazıp her gün bir gazel Geçirmek ömrü yalnız sana dair eserle. Saçlarını çözerek hulya dizinde,tel tel, Bugün güllerle örmek,yarın menekşelerle...
Tesadüf ümidinin bittiği müşiş anda Dudağa kanla çizmek yeniden tebessümü Seni istikbal için artık öbür cihanda, Dosta el sallar gibi,davet etmek ölümü... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:22 pm | |
| BIZIM MEMLEKET
İçimden tanırım ben o illeri Onlar ki zahirde viran olurlar Ardıçlı dağları çamlı belleri Aşanlar Şirin'e hayran olurlar
Dökülür köpüklü sular yarından Baharlar yaratır kışın karında İçenler sihirli pınarlarında Şöyle bir silkinir ceylan olurlar
Başı boş kırlara salar tayını Elinden düşürmez okla yayını Aklına getirmez zafer payını Memleket yolunda kurban olurlar | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:22 pm | |
| ÇOBAN CESMESI
Derinden derine ırmaklar ağlar, Uzaktan uzağa çoban çeşmesi, Ey suyun sesinden anlıyan bağlar, Ne söyler su dağa çoban çeşmesi...
'Göynünü Şirin'in aşkı sarınca Yol almış hayatın ufuklarınca, O hızla dagları Ferhat yarınca Başlamış akmağa çoban çeşmesi...'
O zaman başından aşkındı derdi, Mermeri oyardı, taşı delerdi. Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi. Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi...
Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu, Kerem'in sazına cevap veren bu, Kuruyan gözlere yaş gönderen bu Sızmadı toprağa çoban çeşmesi...
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda, Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda, Ateşten kızaran bir gül ararda, Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi...
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar, Tarihe karıştı eski sevdalar. Beyhude seslenir, beyhude çağlar, Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:22 pm | |
| DAGLAR
Yaslanır bir buluttan bir buluta başınız, Gövdeniz Tanrım gibi gökte yaşardı,dağlar Engin kanatlı kuşlar olmasa yoldaşınız Tepenizden bir güneş,bir ay aşardı,dağlar..
Kalbini göstermese göğsünün yırtığından, Yol mu bulurdu Kerem kurduğunuz yığından Cihangirler hızını göklerden aldığından Üstünüzden sel gibi ufka taşardı,dağlar..
Siz,ki yalnız kahraman geldi mi geç derdiniz, Yalnız ulu canlara karşı baş eğerdiniz Nasıl oldu o soysuz kıza geçit verdiniz O taş yürek bu işi nasıl başardı,dağlar.. | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:22 pm | |
| ERIYEN ADAM
Gözlerim gözlerinde dinlenirken eriyor, Eriyor yaklaşırken dudağına dudağım. Zerrelerim çözülmüş gibi sesler veriyor, Ben sıcak bir denize inen buzdan bir dağım...
Yanında damla damla bittiğimi duyarım, Yoklarım yerinde mi yüzüm,alnım,saçlarım Bir göğüs geçirerek derim ki,Yine varım, Fakat bir rüya gibi şimdi kaybolacağım..
Bir gün,için içimde neyim varsa alacak, Varlığım bir su olup kabından boşalacak Benden nişan olarak kucağında kalacak Boş bir yığın, Elbisem,gömleğim,boyunbağım | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:22 pm | |
| FIRARI
Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin Sana kafir dediler, diş biledim Hak'ka bile Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin Kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile..
Sana çirkin demedim ben, kafir demedim Bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin Yaşadın beş sene kalbimde, misafir demedim Bu firar aklına nereden, ne zaman esti senin..
Zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine Takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek. Sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek.. | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:22 pm | |
| GENCLIK
Anlattı erenler Bir bahar değil, Aşıkın ömründe bin bahar varmış. Hicranla ağaran bu saçlar değil, Savgisiz kalan kalb ihtiyarlarmış...
Sorardım sırrını hiç düşünmeden Bu fani gönlümün sevinci neden Beni günden güne meğer genç eden Daima değişen maceralarmış...
Gönlümde kovalar eskiden beri Sarışın kumralı,kumral esmeri Dolmadan boşalmaz birinin yeri Gönlümde,anladım,her dem baharmış... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:22 pm | |
| GIZLI BAKISLAR
Bir bakışki açıyor gönül muammasını, İki sevdalı kalbin en gizli yarasını, Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur, Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur...
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır, Bir bakış, bir aşığı saatlerce ağlatır Bir bakış, bir aşığı aşkından emin eder, Seven insanlar daima gözleriyle yemin eder... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:23 pm | |
| GORMEDEN TAPTIGIM PUT..
Nasıl gönül taparsa Tanrı'ya,görmeksizin, Var adını bilmeden bağlandığım bir peri Bir beyaz dalga gibi hep o engin denizin Üstünde gezmedeyim doğduğum günden beri...
Ne ben yedim ihtiras peteğinin balından, Ne o tattı arzunun buğulu kevserini, Ne kırda kestiğimiz taze incir dalından Kaval yapıp çağırdık gönül türkülerini...
Gördü mü efsaneler buna benzer haile Leyla böyle sevilmiş,böyle sevmiş mi Mecnun Yavrusuna tapınan analık aşkı bile Şehvete benzer biraz yanında bu duygunun...
O bir gülüdür,yetişmiş kalbin altın tasına, Ve bir bülbül ki yalnız şi're vermiş sesini Ne sular genç yüzünü nakşetmiş aynasında, Ne güneş yere sermiş boynunun gölgesini... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:23 pm | |
| HAN DUVARLARI
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık, Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı... Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları, Önde uzun bir kışın söldürdüğü etekler, Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler. Ellerim takılırken rüzgarların saçına Asıldı arabamız bir dağın yamacına, Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık, Bu ıslakla uzayan, dönen kıvrılan yollar. Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu. Gökler bulutlanıyor, rüzgar serinliyordu Serpilmeye başladı bir rüzgar ince ince, Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine Yol, hep yol, daima yol... bitmiyor düzlük yine. Ne civarda bir koy var, ne bir evin hayali Sonunda ademdir diyor insana yolun hali, Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor, Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor. Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine, Bir sarsıntı... uyandım uzun suren uykudan Geçiyordu araba yola benzer bir sudan Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu, Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu; Ağır ağır önümden geçti deve kervanı, Bir kenarda göründü beldenin viran hanı. Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya. Bir noktada birleşmis vatanın dört bucağı Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı, Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor, Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor, Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı Heryüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı, Gitgide birer ayet gibi derinleştiler Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki çizgiler.. Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı, Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı; Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler, Aygın baygın maniler, açık saçık resimler. Uykuya varmak için bu hazin günde, erken, Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı; Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa; *On yıldır ayrıyım Kınadağı'ndan Baba ocağından yar kucağından Bir çiçek dermeden sevgi bağından Huduttan hududa atılmışım ben* Altında da bir tarih. Sekiz mart otuz yedi.. Gözüm imza yerinde başka ad görmedi. Artık bahtın açıktır, uzun etme arkadaş Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş Araya gitti diye içlenme baharına, Huduttan götürdüğün şan yetişir yarına Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk Soğuk bir mart sabahı...Buz tutuyor her soluk Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri Bulutların ardında gün yanmadan sönuyor, Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor. Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar, Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar Biz bu sonsuz yollarda varıyoz, gitgide, İki dağ ortasında boğulan bir geçide Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu Burada son fırtına son dalı kırıyordu Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla Savrulmaya başladı karlar etrafımızda Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü; Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü. Gönlümde can verirken köye varmak emeli Arabacı haykırdı İste Araplıbeli Tanrı yardımcı olsun gayri yolda kalana Biz menzile vararak atları çektik hana. Bizden evvel buraya inen uç dört arkadaş Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor Kimi haydut kimi kurt masalı anlatıyor Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri Çicekliyor duvarı ocağın akisleri Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor *Gönlümü çekse de yarin hayali Aşmaya kudretim yetmez cibali Yolcuyum bir kuru yaprak misali Rüzgarın önüne katılmışım ben Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık Bir han yorgun argın tatlı bir uykudaydık Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım. Başucumda gördüğüm su satırlarla yandım *Garibim namıma Kerem diyorlar Aslı'mı el almış haram diyorlar Hastayım derdime verem diyorlar Maraşlı Şeyhoğlu Şatılmış'ım ben Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında Korkarım yaya kaldın bu gurbet çıkmazında Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı Bahtına lanet olsun aşmadıysan bu dağı Az değildir, varmadan senin gibi yurduna Post verenler yabanın hayduduna kurduna Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu? Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende, Dedi Hana sağ indi ölü çıktı geçende Yaşaran gözlerimde her sey artık değişti Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi. Aradan yıllar geçti işte o günden beri Ne zaman yolda bir han raslasam irkilirim, Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar Dönmeyen yolculara ağlayan yaşlı yollar Ey garip çizgilerle dolu han duvarları Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları. | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:23 pm | |
| HAYAT
Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle Dağ,taş deme,arkadaş,gün batmadan ilerle!
Yara açsın kayalar ayaklarında,varsın, Varsın omuz başların kamçılardan kızarsın, Bu ağrılar duyurmaz sana yalnızlığını. Kızıl dudaklarından bırakma ıslığını, Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle Dağ,taş deme,arkadaş,gün batmadan ilerle! Sırtında bir tüy gibi taşı taştan yükünü, Görmesinler belinin,sakın,büküldüğünü... Başında şakladıkça,atlıların kırbacı Anla ki her gün sana hız veriyor bir acı! Yara açsın kayalar ayaklarında varsın, Varsın,omuz başların kamçılardan kızarsın, Hayda,sarıl yollara...Ardına bakma,hayda! Sen yük altında haykır,yatsın eller sarayda. İnce bir iz bırakır yere sızdıkça kanlar, Seni bulur izinden ıslığını duyanlar Bu ağrılar duyurmaz sana yalnızlığını, Kızıl dudaklarından bırakma ıslığını, Fırtına,yağmur,soğuk...Ne varsa üstüne çek Bu çetin yolculuğun sonunda,gün gelecek, Sırma saçlar saracak her kan akan yerini, Gül dudaklar öpecek o kırbaç izlerini...
Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle Dağ,aş deme,arkadaş,gün batmadan ilerle! | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:23 pm | |
| KIR TÜRKÜSÜ
Yayılır karanlık sisler engine, Korkarım,bakamam sana ben yine. Yıllarca dalardım solgun rengine Güneşten nur uman gözler yanmasa!
Vadide bir hazin nağme ürperdi; Bu ıssız dağların sen misin derdi Üstünde yabani güller biterdi Dereler,tepeler seni anmasa...
Çoşarak ruhunun bütün hevesi Yükseldi uzaktan bir çoban sesi. Bence bir,kırların ye'si,neşesi, Kolların boynuma halkalanmasa! | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:24 pm | |
| KISKANÇ
Sakın bir söz söyleme...Yüzüme bakma sakın! Sesini duyan olur,sana göz koyan olur. Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın, Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur.
Dilerim Tanrı'dan ki,sana açık kucaklar Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun, Kan tükürsün adını candan anan dudaklar, Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun! | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:24 pm | |
| KIS BAHCELERİ
Dinmiş denizin şarkısı, rüzgar uyumakta, Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta, Mazi gibi sislenmiş Emirgan Çınaraltı.
Can verdi kışın sunduğu taslarla zehirden Her gonca kızıl bir gül açarken yolumuzda, Üstündeki son dallar ağarmış diye birden Pas tuttu nihayet suların rengi havuzda.
Yerlerde gezen hatıralar var korulukta Yapraklar, atılmış nice mektuplara eştir. Mehtaba çalan sapsarı benziyle ufukta, Binlerce dalın verdiği tek meyva güneştir.
İçlenme tabiattaki yekpare kederden, Yas tutma dağılmış diye kuşlarla çiçekler Onlar dönecektir yine gittikleri yerden, Onlarla giden günlerimiz dönmeyecektir. | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:24 pm | |
| KIZIMA
Vücut,akan bir sudur, Adem,bir umman,kızım. Hayatın aslı budur, Gayrısı yalan,kızım.
Madem ki bir ırmaksın, Çağlayıp akacaksın, Niçin derdiyle yaksın, Seni bu devran,kızım.
Gönlünü sal sevince, Düşünme fazla ince. Oku,vakti gelince, Bahtına meydan,kızım.
Ömründe dört fasıl var, Üçü kış,biri bahar. Çalış ki görmesin kar Sendeki nisan,kızım.
Gül mateme uzaktan, Ne çıkar ağlamaktan? Sen ayrılma şafaktan, Geceler zindan,kızım.
Neş'eli ol,neş'eli, Varsın desinler deli! Eğlenmeli,gülmeli Her gün,her zaman,kızım.
Gençlik tutulmaz elle, Geçirme boş emelle. Sen bunu böyle belle, Güzel kızım,can kızım. | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:24 pm | |
| KOSMA
Kirpiğine sürme çek Kına yak parmağına Bu yıl yaşın girecek Kız, gelinlik çağına.
Anlatıyor duruşum Ben sana vurulmuşum Ko, düşsün gönül kuşum Saçlarının ağına.
Yaş olsam gözden akmam Göz olsam gayre bakmam Vatanımsın, bırakmam Ellerin kucağına... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:24 pm | |
| MELEK UL MEVT
Hangi ceylan seni kesmiş de çocukken memeden, Hangi kaplan sana süt vermiş öz annen yerine Üç yüz evlik köyü takmış saçının tellerine, Sürüyorsun bu mezarlıkta için titremeden...
Seyre çık,sevdiğim,akşamları kurbanlarını Yarıyor kalbini herkes sana göstermek için. Ah,o taş kalbine bir gün heyecan vermek için Yedi köy halkı sebil etti bu yıl kanlarını...
Bir çiçek rikkati sinmiş de ipekten tenine, Sonra göğsünde çelikten mi dövülmüş bu yürek Sen köyün derdine bigane yaşarken,gülerek Gömüyor can veren evladını yüzlerce nine...
Bir ölüm meltemi halinde eserken nefesin Ömrü bir dal gibi aşıklarının,sallanıyor İhtiyarlar yanıyor,körpe çocuklar yanıyor Sen köyün sıtmalı bağrında cehennem mi,nesin...
Hangi ceylan seni kesmiş de çocukken memeden Hangi kaplan sana süt vermiş öz annen yerine Üç yüz evlik köyü takmış saçının tellerine Sürüyorsun bu mezarlıkta için titremeden... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:25 pm | |
| NAZ
Gönlümün yok niyeti Açılmak için sana. Çektiğim eziyeti Yüzümden anlasana!
Ben,ki her damla derdim Deniz olsun dilerdim, İpi elimle verdim Benliğimi alsana.
Kan doldurup tasımı, Sildim gönül pasımı, Taşa açtım yasımı, Söylemedim insana! | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:25 pm | |
| OGLUMA
Biliyorsun ki,oğlum,ortada ne sen varsın, Ne seni yeryüzüne getirecek bir anne: Bir gün cihana gelmen mukadderse,anlarsın, Bu gelişten gözümü,gönlümü yıldıran ne?
Her gün saban başında topladığın kederler Seni yorgun çıkarır sabahın altısına Çalışkan ellerine bakanlar kirli derler, Leke derler alnında güneş karaltısına.
İnce belin bükülmez zamanın dizlerinde, Öpülen eteklere ayağını silersin. Yoksulluğun yüzerek sonsuz denizlerinde Gördüğün her kıtaya açıktan diş bilersin.
Ayağında çarıklar dökülür parça parça, Göz yaşların çürütür gömleğinin kolunu. Bir lokmanın ardında dolaşır haftalarca, Sürgün gibi gezersin kendi Anadolu'nu!
Fazilet arkadaşın,hakikat yoldaşınla Seyredersin yabancı bir ufkun baharını, Bulutları delsen de yükselen dik başınla Sonunda mal edersin bir dişiye varını.
Akşamları bir camın önünde seni değil, Elindeki çıkını gözetleyen karındır. Hakkın önünde eğil,zulmün önünde eğil! Taçlar bile cihanda eğilen başlarındır...
Derdim,omuzlarına yük olmasın bu varlık, Derdim,oğlum ne haktan,ne kuldan bir şey umsun. Nasip olmaz kimseye bu kadar bahtiyarlık Ki sen benim doğmamış,doğmayacak oğlumsun! | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:25 pm | |
| ONU BİRGUN GÖRMEDİM
Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını, Hasret saatlerini saydı saçımda aklar. Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını Ne bugün içki verdi,ne bu gece dudaklar!
Sorma,nasıl yollarda tutunabildiğimi, Nasıl siyah rüzgara yaşımı sildiğimi... Görür görmez kapında yere devrildiğimi Ürperdi bir tekinsiz kedi gibi sokaklar.
Gece muzlim şeklini bana çizmese perde, Sesin bir sırça gbii kırılmazsa içerde, Beni bugün serilmiş görenler orta yerde Yarın da bir çukurun içinde bulacaklar... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:25 pm | |
| ÖLÜMÜ HATIRLATAN KADIN
Kayalıklarda gördüm seni,bir sisli günde, Fırtınadan saçların çözülmüş bir demetti. O kayalıklarda ki bir yıl evvel üstünde Çöllerden aşık dönen bir genç intihar etti.
Seni her nerde,artık,her ne suretle görsem Bir gölgenin duyarım ruhuma düştüğünü. Ben de o aşık gibi bir kayada ölürsem Rabb'im mukaddes etsin seni gördüğüm günü!
Kayalıklarda bir genç öldüğü gün beldenin Halkı seni karanlık rüyalarında görmüş, Ey yadı gönlümüzden çıkmayan afet senin Sevmediklerin değil,sevdiklerin ölürmüş.
Bazı ruhum kararır kefenlerden,mezardan Yok mu,Rabb'im,ölümün bir güzel şekli,derdim. O kayalıklarda ilk seni gördüğüm zaman Hayalimde ölüme en güzel şekli verdim.
Başka bir göz yaşını dudaklarınla silsen Ürpererek:Bu,derim,mezardan bir nefestir! Buna kıskançlık deme,bence değil yalnız sen, Seni gören göz bile ne kadar mukaddestir!
Kimse karşında belki titremez gönlüm gibi, Bense hala korkarım dizinde ağlamaktan. Teması korku veren tatlı bir ölüm gibi Daha cana yakındır görünüşün uzaktan | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:25 pm | |
| SANAT
Yalnız senin gezdigin bahçede açmaz çiçek, Bizim diyarımızda binbir baharı saklar! Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek, Incinir düz caddede dağda gezen ayaklar.
Sen kubbesinde ince bir mozayik arar da Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini, Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda, Bize heyecan verir bir parça yesil çini... Sen raksına dalarken için titrer derinden Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebegin, Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden Topraga diz vurusu da? gibi bir zeybegin.
Fırtınayı andıran orkestra sesleri Bir ürperi? getirir senin sinirlerine, Izdırap çekenlerin acıklı nefesleri Bizde geçer en hazinli bir musiki yerine!
Sen anlıyan bir gözle süzersin uzun uzun Yabancı bir Sehirde bir kadın heykelini, Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...
Baska sanat bilmeyiz, karsımızda dururken Söylenmemi? bir masal gibi Anadolu'muz Arkada? biz bu yolda türküler tuttururken Sana ugurlar olsun...ayrılıyor yolumuz! | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:25 pm | |
| SEN NERDESİN ?
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi, Pencereler kapandı,kapılar sürmelendi. Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar, Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar... Son yolcunun gömüldü yolda son adımları, Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları. Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda: Yanan alnım duvarda,sönen gözlerim camda, Yuvamı çiçekledim,sen bir meleksin diye, Yollarını bekledim görüneceksin diye. Senin için kandiller tutuştu kendisinden, Resmine sürme çektim kandillerin isinden. Saksıda incilendi yapraklar senin için, Söylendi gelmez diye uzaklar senin için... Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle, Saatler son gecemin geçti cenazesiyle, Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü, Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:25 pm | |
| SERENAD
Bir nisan akşamı,serin bir günün, Şark'ın bu sevimli,güzel köyünün Cenneti andıran bir akşamıydı.
Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü, Yüzünüz sararmış gibi göründü, Acaba ruhunuz çok hasta mıydı?
Sordum ki bu kimdir,gülümsediler, Eşinden ayrılan bir kız dediler, Gezdiği yer işte bu ücra saray.
Hicran ne anlamış,sevda ne bilmiş, Ağlatmış,ağlamış,sevmiş,sevilmiş Bir güzelmişsiniz,isminizde Ay. | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:26 pm | |
| SON ASIK
Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım, Ey sevdiğim, ben umitsiz değilim gene Ak düşünce saçların kumral rengine Kollarında son aşıkın ben olacağım.
Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen...
Ben bir beyaz şaçlı aşık, sen bir ihtiyar O gün bana yalaşırken ey ilahi yar Esirgeme gözlerimden bir son buseni...
Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın, Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:26 pm | |
| --------------------------------------------------------------------------------
SUYUN USTUNDE MISRALAR
Dün gece parçaladı bir aslan kafesini Bir gönül sonsuz ufka yol aldı kartal gibi Fırtınam!Baş ucunda duyunca nefesini Otuz yıllık bir ağaç eğildi bir dal gibi...
Tatmak için enginin şi'rini dalgalarla Kalbimiz göğsümüzde ayrı bir şeydi yarda İki taş heykel oldu vücudumuz kenarda Ruhumuz enginlere açıldı sandal gibi...
Sonsuzluğun sırrına ererek biz denizde Sonsuzluğu yaşatmak istedik sevgimizde Saçımız ağarmadan toprak olunca biz de Gezecek maceramız dillerde masal gibi... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:26 pm | |
| ZAFER TURKUSU
Yaşamaz ölümü göze almayan Zafer, göz yummadan koşarda gider. Bayrağa kanının alı çalmayan Gözyaşı boşana boşana gider..
Kazanmak istersen sen de zaferi Gürleyen sesinle doldur gökleri Zafer dedikleri kahraman peri Susandan kaçar da coşana gider...
Bu yolda herkes bir ey delikanlı Diriler şerefli ölüler şanlı Yurt için döğüsen başı dumanlı Her zaman bu sandan, o sana gider... | |
| | | Forum Yöneticisi Şaşkın
Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 35 Nerden : Giresun Job/hobbies : Koşmak Uğraşıları/zevkleri : sinema, web developing Kayıt tarihi : 13/07/07
| Konu: Geri: Faruk Nafiz Çamlıbel Salı Ağus. 14, 2007 4:26 pm | |
| Son Beklediğim
Ufkumda bulutlar kümelerken kara bahtım, Ben her gönül ufkunda doğan sabahtım. Devran herkese taslarla zehir sundu da birden Ben herkese bir neşe yarattım o zehirden. Bir köprü kurup, zulmetin ardında, seherle, Bildim gülüp eğlenmeyi ömrümce kederle. Alnımdaki her çizgi beyaz bir gece saklar, Bir başka şafaktır saçımın gördüğü aklar. Farkım ne, emel kaynağı bir körpe çocuktan, Mademki henüz gelmedi son yolcum ufuktan? Ömrümce neden yılları zincir gibi çektim, Mademki bir aşk uğruna can vermeyecektim? Bir müjde taşır her gün uzaktan bana rüzgar; Elbet gelecek, gelmedi, bir beklediğim var!
Son beklediğim gelmeden, ölsem de yüzünde, Devran bulacak yar ile ağyarı hüzünde. İsmim gezecek pembe dudaklarda elemle, Gözler dolacak bir çocuk ölmüş gibi nemle, Bir günde doğup can veren altın kelebekler, Bizden daha genç bir şair öldü diyecekler! | |
| | | | Faruk Nafiz Çamlıbel | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |